Gelişimi Etkileyen Besinler
Demir Demir, kırmızı kan hücrelerinin oluşmasında rol oynar. Çocuklarda demir eksikliği anemiye yol açmaktadır. Bunun sonucunda ise, konsantrasyon bozuklukları, zekâ seviyesinde düşüklüğe ve algı bozukluklarına yol açtığı belirlenmiştir. Demir eksikliği olan fakat anemi olmayan çocukların bile okul başarısında düşüşler gözlenmiştir. Ayrıca demir eksikliği anemisi olan çocuklar daha huysuz olarak tanımlanmaktadır. Demir en çok et, yumurta sarısı, irmik, pekmez ve fasulye de bulunur.
İyot İyot, beyin gelişimi ve sinir sistemi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. İyot eksikliği, zekâ geriliklerinin önemli bir nedeni olarak kabul edilmektedir. İyot eksikliğine bağlı olarak oluşan birçok hastalık oluşmakta ve bu hastalıklar, iyot eksikliği bozuklukları adı altında toplanmaktadır. Bunlar beyin zedelenmesinden duyma fonksiyonlarındaki bozukluklara, konuşma problemlerinden motor geriliklerine kadar uzanan bir yelpazede yer almaktadır. Yakın zamanda yapılan bir araştırmada iyot eksikliği olan toplumlarda diğer benzer, fakat eksikliğin olmadığı toplumlara göre ortalama zekâ puanlarında 13,5 fark olduğu belirtilmektedir. Günümüzde iyot eksikliği Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından en yaygın önlenebilir beyin zedelenmesi nedeni olarak kabul edilmektedir. İyot en çok deniz ürünlerinde ve iyotlu tuzda bulunmaktadır.
Çinko
Çinko, sinir sisteminin gelişiminde etkilidir. Çinkonun beyinde yapısal, düzenleyici ve katalitik pek çok proteinin yapısında kritik rol üstlendiği bilinmektedir. Gebelik döneminde çinko takviyesi, erken doğum riskini azalttığı, daha yüksek doğum ağırlığı ve bebeklerde daha büyük baş çevresi ölçümü ile sonuçlandığı vurgulanmaktadır. Çinkonun bebek ve çocuklarda bedensel devinimi artırdığı ve çocukların okul başarılarının yükselmesinde etkili olduğu gözlenmiştir. En çok yeşil sebzelerde, ette, su ürünlerinde, tahıllarda ve suda bulunmaktadır.
B vitamini
B12 vitamini, çocukların bilişsel gelişimlerinde etkilidir. B12 vitamin eksikliği olan çocukların algı, düşünme ve dikkat sorunları yaşadıkları belirtilmektedir. B12 vitamini et ve süt gibi hayvansal besinlerde bol miktarlarda bulunmaktadır.
Folik asit
Folik asit DNA sentezinde ve merkezi sinir sistemi ile omurilik sıvısı üzerinde etkilidir. Folit asit eksikliği, demir eksikliğinden sonra en sık görülen anemi nedenidir. Anemi, çocuklarda yorgunluk, dikkat süresinde azalma, huzursuzluk ve baş ağrısı oluşmasına yol açar. En çok marul ve ıspanak gibi yeşil yapraklı bitkilerde, anne sütünde, karaciğer, böbrek ve ette bulunur.
A vitamini
A vitamini, embriyonik gelişim sırasında kalp, kulak ve gözlerin gelişiminde gereklidir. A vitamini eksikliği gibi fazlalığı da zararlıdır. Yüksek oranda A vitamini eksikliği görme fonksiyonlarının kaybına yol açmaktadır. A vitamini hamilelere ve çocuklara verildiğinde demir eksikliği düzelmektedir. A vitamini antioksidan etkiye de sahiptir. En çok karaciğerde, kavunda, turuncu biberde ve kayısıda bulunmaktadır.
Kalsiyum
Kemik, diş ve kas sisteminin gelişiminde rol oynar. Düşük kalsiyum alımı kemik yıkımını artırır. Kan basıncı ve kanın akışkanlığı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Süt ve süt ürünlerinde bol miktarlarda bulunmaktadır.
Kolin
Kolin, beyin gelişiminde ve beyin işlevleri üzerinde kalıcı etkisi vardır. Yaşlanmayla birlikte görülen hafıza kaybını önlemede önemli bir yere sahiptir. Kolin, yumurta, yürek, karaciğer et ve yeşil sebzelerde bulunmaktadır.
Magnezyum
Kemik ve mineral dengesinde rol oynar ve kalsiyum metabolizması için esansiyeldir. Gebeliğe bağlı hipertansiyon riskini azaltır. Anne karnındaki bebekte gelişim geriliği görülme sıklığı magnezyum desteğiyle azalır. Magnezyum en çok tahıllar, incir, badem, fındık ve muzda bulunmaktadır.
Omega–3
Omega–3 ve omega–6 yağ asitlerinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini inceleyen pek çok araştırma yapılarak, sağlıklı ve uzun bir yaşam için yağ asitlerine gereksinim olduğu sonucuna varıldı. Balık ve ketentohumu gibi çeşitli besin maddesinde bulunan Omega–3 ile bitkisel yağlarda bulunan Omega-6 yağ asitleri döllenme anından başlayarak anne karnından itibaren yaşam boyunca vücudumuzdaki doku hücrelerinin önemli yapı taşlarını oluşturur. Omega–3 yağ asitlerinin vücut üzerinde büyük bir önemi vardır. Bu yağ asitleri, hücrelerin davranışını kontrol ederek, retina, beyin ve sperm hücrelerinin görevlerini yerine getirmelerini sağlar. Omega–3 yağ asitleri bağışıklık sistemini güçlendirerek koroner kalp, kanser ve sedef hastalıklarına yakalanma riskini düşürdüğü ve enflamatuar hastalıklarının iyileşmesinde etki ettiği belirlenmiştir.
Ayrıca duygusal durumun dengelenmesinde, hafızanın güçlenmesinde, dikkatin yoğunlaşmasında etkili olurken öğrenmeyi de kolaylaştırdığı bildirilmektedir. Beyin gelişiminde ve sinir hücresi yenilenmesinde rol oynadığı ve depresyon belirtilerini önemli ölçülerde azalttığı, bunama ve alzheimer riskini azalttığı sonucuna ulaşılmıştır.Gebelik ve emzirme dönemlerinde annenin aldığı omega–3 bebeğe geçerek, bebeğin beyin gelişimini desteklediği ve prematüre doğum riskini azaltarak gebelik süresini ve bebeğin doğum ağırlığını arttırdığı bildirilmiştir.Yeterli miktarda alınan omega–3 ile bebeğin görme duyusunun daha çabuk geliştiği, problem çözme yeteneğinin artığı ve uykusunun düzene girdiği belirlenmiştir.Yapılan son bir araştırmada omega–3 yağ asidi takviyesi alan 4 yaşındaki çocukların IQ’su, omega–3 yağ asidi almayanlara oranla daha yüksek çıkmıştır. Aşırı hareketlilik ve dikkat eksikliği bozukluğunun (DEHB) temel nedenlerinin başında omega–3 eksikliğinin geldiği verilen bilgiler arasındadır.
Omega–3 takviyesiyle DEHB ve özel öğrenme güçlüğünde düzelmeler görülmüştür.Eğer Omega–3 yağ asitlerini ihtiva eden besinlerden yeterince alınmadığı düşünülüyorsa balıkyağı, maxepa, Omega–3, EPA+DHA kapsülleri veya şurupları kullanılabilir; çünkü Omega–3 asitleri bu kapsüllerde ve şuruplarda yeteri miktarlarda bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilen ideal denge, her 5-10 gram Omega-6 yağ asidine karşılık 1 gram Omega-3 yağ asidi şeklindedir. Aşırı Omega–6 yağ asidi alımı Omega–3 yağ asitlerinin yararını baltalayabilmektedir; omega–6 yağ asitleri aşırı tüketildiğinde omega–3 yağ asitlerinin hücre zarından içeriye girmelerini engelleyebilmektedir. Omega–3 ve Omega–6 yağ asitleri vücutta görevleri gereği kendi aralarında sürekli rekabet halindedir. Omega–6 daha çok bitkisel sıvıyağlarda, Omega–3 ise en çok yağlı ve derin deniz balıklarında bulunmaktadır. Omega–3 yağ asitlerinin bulunduğu yiyecekler şunlardır:
· Karides, uskumru, sardalye, somon ve diğer yağlı balıklar: Hamile kadınlar ve emziren anneler haftada 4-5 defa balık yemelidirler. Kızartma yerine ızgara veya buğulama tercih edilmelidir. Balık yenilmeyen günlerde omega–3 yağ asitleri içerikli yiyecekler tüketilmelidir.
· Keten tohumu ve keten tohumu yağı: Günde bir çorba kaşığı keten tohumu salataların üzerine eklenerek, haşlanarak, kavrularak veya toz haline getirilerek yenilebilir.
· Semizotu: Çiğ olarak rahatlıkla yenebilir, salatalara ve cacık yapılırken salatalık yerine yoğurda konulabilir, çorba ve sebze yemeklerinde kullanılabilir.
· Ceviz, badem: Kahvaltıda 2-3 adet yenilmelidir.
· Soya filizi, kuru fasulye, soya fasulyesi, nohut, mısır, mısır unu
· Tatlı patates, marul, lahana, brokoli ve koyu yeşil yapraklı sebzeler.
KAYNAK: Çetin ÖZBEY, Çocuk Gelişiminde Yaşanan Sorunlar, İnkılap Kitapevi, İstanbul, 2006.