Dahi Çocuklar

Özel eğitime en çok gereksinimi olan ve en çok ihmal edilen çocuk grubudur. Böyle olmasındaki temel nedenlerden biri bu çocukların nasıl olsa kendi çabalarıyla bir yerlere gelebilecekleridir. Oysa bu çocuklar normal sınıflarda eğitim gördükleri zaman çok çabuk sıkılıp okul ortamından uzaklaşabilirler, ayrıca ekonomik güçlükleri olan aileler çocuklarını okutma imkanı bulamayabilirler. Üstün zekâlı çocuklar toplumda yüzde 2’lik bir oranı oluştururlar. İnsanların ilerlemesini sağlayan, geleceğe yön veren ve insan yaşamını kolaylaştırıcı imkanlar sağlayan bu kesimdir. Bir toplumun eğitilmiş üstün ve özel yetenekli kesimi ne kadar çoksa ilerleme hızı da o oranda artar.

Bu çocuklar toplumun geleceği için önemli bir güç kaynağıdır. Gelişmenin ve ilerlemenin önkoşulu, gerekli eğitim aşamalarından geçirilmiş üstün ve özel yetenekli bireylerin olmasıdır. Üstün zekâlı olmak, büyük işler yapmaya yetmez; çünkü işlenmeyen yani eğitilmeyen zekâ/yetenek körelip yok olabilir. Üstün yetenekli çocuk her zaman başarılı olacak diye bir gerçek yoktur. Gerekli ortam hazırlanmazsa ve uygun eğitim verilmezse tembelleşebilir ve çalışmaya karşı ilgisini kaybedebilir. Üstün zekâlı çocuklar, tekrarlanan zekâ testlerinde 140 ve üzeri zekâ bölümüne sahip çocuklardır. Zekâyı IQ testleriyle ölçmenin sakıncaları, söz konusu çocuklar için olumsuz bir sonuç doğurmaz; çünkü zaten bu çocuklara yönelik hazırlanmıştır. Bu testlerin dezavantaj sağladığı çocuklar diğer zekâ türlerine sahip olanlardır. Örneğin, müzik zekâsı yüksek olan bir çocuk, bu testlerle değerlendirildiğinde düşük puanlar alacak ve müzikal zekâsı fark edilemeyecektir.  

Üstün ve Özel Yetenekli Çocukların Özellikleri

Her şeyi merak eder. Çok soru sorar; ama tutarlı, mantıklı ve araştırmaya yönelik sorular sorar.Çok iyi ve keskin gözlemler yapar.Ayrıntılara gereğinden fazla önem verir.İleri düzeyde ve abartılı düşüncelere sahiptir.Geniş bir kelime hazinesi vardır.Kendisinden büyük insanlarla beraber olma ve onlarla konuşma isteği duyar.Güçlü bir hafızası vardır; çok fazla bilgi ve olayı aklında tutar.Olayları ve bilgileri hatırlar.Eşyaların çalışma düzeneklerini merak eder.Bedensel gelişimi yaşıtlarına göre ileridedir.Okumayı sever; bilimsel kitapları, dergileri takip eder.Çalışmaya karşı motivasyonu yüksektir.Güçlü bir sorumluluk duygusuna sahiptir.İlgi alanları çok çeşitli olabilir; aynı anda birçok konuya ilgi duyabilir.Yaşadığı çevreyi çok iyi tanır.Gerçeğe çok yakın tahminlerde bulunur.Neden-sonuç ilişkisine ilgi duyar.

İç görüye dayalı keskin bir espri yeteneği vardır.Yeni bilgiler üretir.Liderlik özelliği vardır.Eleştirel düşünce yeteneğine sahiptir. İmaları çok iyi anlar.Dikkat süresi uzundur.Çok iyi empati kurar.Karmaşık olaylar ve kavramlar arsında çok iyi bağlantılar kurar, problemleri bulur ve çabucak çözer. Soyut düşünme ve genelleme yeteneğine sahiptir.Eksikliklerinin farkına varır.Bağımsız iş yapmayı sever.Birçok alanda yaşıtlarının ilerisindedir.Çeşitli çalışmalarla diğer zekâ türlerinde de ileri olan çocukların çeşitli yöntemlerle belirlenmesi ve gerekli eğitimi almaları sağlanmalıdır. Çok yüksek yüzeyde üstün yeteneği olan çocuklar, herhangi bir değerlendirmeye gerek kalmadan kendilerini fark ettirirler; fakat bazı çocuklar hem aileleri hem de okuldaki öğretmenleri tarafından fark edilmezler. Özellikle bu çocuklar resim, müzik, sosyal vb. yeteneklerde üstün olanlardır.

Üstün ve özel yetenekli çocukların bir kısmı ise, okula başladıktan sonra fark edilirler. Oysa, bu çocuklar daha erken yaşlarda saptanıp, planlı bir şekilde okul öncesi eğitimine başlamaları için olanak verilmelidir. Bu konuda ailelerin de gerekli eğitimi almaları sağlanmalıdır; çünkü okul öncesi eğitimde ailenin de etkisi fazladır. Üstün yetenekli çocukların başarıya ulaşmasında  ve ülkenin geleceğine olumlu katkılar sağlanmasında ailelerinin de rolü büyüktür. Çatışmalı, kavgalı, bireysel hakların önemsenmediği, çocuğun önemsenmediği ve gelişimi için çaba harcanmadığı bir aile ortamında, üstün zekâlı çocuk bile yeteneklerini gerekli düzeyde kullanamaz. Bu nedenle üstün yetenekli çocuğu olan ailelere, çocuk yetiştirme konusunda rehberlik edilmelidir. Anne babalar kendi çabalarıyla bu çocuklarını nasıl eğiteceklerine dair araştırmalar yapmalı ve gerekli yerlerden yardım istemelidirler. Örneğin, Bilim ve Sanat Eğitim Merkez’lerine müracaat edebilirler.Üstün yetenekli çocuğu olan ebeveynler, çocuklarının soruları karşısında duyarsız kalmamalıdırlar. Bazen bu çocukların soruları anne babayı aşabilir. Bu durumlarda çocuğun merakının giderilmesi için anne baba gerekirse, soruları not ederek başka kaynaklardan (kitap, ansiklopedi, dergi, uzman kişiler vb.) cevaplarını bulmalıdır. Ayrıca bu çocuklar soru sormanın yanında yaptıkları işleri ve planlarını birilerine anlatma gereğini daha çok duyarlar. Bu konuda en iyi dinleyiciler anne babalar olabilir. “Bıktım senin bu saçma konuşmalarından,” gibi tepkiler asla verilmemelidir.

Çocuğu dinlemek onun gelişimine katkıda bulunmak demektir; çünkü çocuk düşüncelerini anlattıkça, yeni düşünceler ulaşabilir, düşünceler arası bağlantılar kurabilir ve birçok sorunu çözebilir.Bu çocuklar her şeyin en iyisini yapma eğilimindedirler. Bazen başaramama korkusu yani en iyiyi yapamama kaygısı çocuğun girişimde bulunmasını engelleyebilir. Bazen de çocuk bir-iki başarısızlıktan sonra umudunu kaybedebilir. Çocuğa umudunu yitirmemesi öğretilmeli ve yeni başarılar için gerekli cesaret verilmeli ve çocuğun ulaşamayacağı hedefler belirlemesi engellenmelidir. Her alanda başarı beklenmemeli ve çocuğa böyle bir gayret içine girmemesi gerektiği açıklanmalıdır. Çocuğun matematik alanındaki başarısı, sözel derslerde beklenmemelidir.Toplumda, dâhi çocukların arkadaşlık edinme veya oyun oynamaya gereksinimi duymadıkları gibi yanlış bir kanı hakimdir. Çocuğa büyük biri gözüyle bakılır ve çocuğun oyuna olan eğilimli davranışları kınanır. “Sen diğer çocuklar gibi sıradan biri değilsin ki, oyun oynayasın. Diğerleriyle bir araya gelmemelisin, onlarla arkadaşlık etmemelisin; çünkü onlar senin seviyenin çok altındadırlar” vb. sözlerle çocuğun çocukluğunu yaşaması engellenir. Bu nedenle bu çocuklar genellikle yalnızlığa ve toplumdan kopmaya itilirler.

Oysa bu çocuklar da en az diğer akranları gibi sosyal gelişim dönemlerine göre oyun oynama ve arkadaşlıklar kurma ihtiyacı duyarlar. Anne baba çocuğun yetenek düzeyine yakın çocuklarla bir araya gelmesini ve grup sporlarına katılmasını sağlamalıdır. Belli zamanlarda çocukla, çocukça oyunlar oynamalı ve çocuğun oyun oynayabileceği, yüzebileceği, spor yapabileceği ve dans edebileceği yerlere gitmelidir. Koro, müzik aleti çalma gibi müzik etkinliklerine ve izcilik kamplarına katılımını sağlayabilir.Çocuğun ilgi duyduğu bazı alanlarda gerekirse özel eğitim alması sağlanmalıdır. Anne babalar, üstün yetenekli çocuklarına her alanda fazladan özgürlük verirler. Özellikle birçok çocuğu olan ailelerde yoğun ilgi sadece üstün yetenekli çocuğa verildiğinde, diğer kardeşlerde kıskançlık ortaya çıkar. Bunu önlemek için bütün çocuklara aynı ilgi verilmeli ve disiplin konusunda diğer çocuklara uygulanan yasaklar üstün yetenekli çocuk için de geçerli olmalıdır.

Nasıl ki diğer çocuklara sorumluluklar veriliyorsa, üstün yetenekli çocuğa da aynı sorumluluklar verilmelidir. Çocuk gelişim evrelerindeki eğitimi konusunda verilecek kararlarda ve yapılacak uygulamalarda anne baba aynı görüşte olmalıdır. Çelişkili tutumlar çocuğu olumsuz etkiler. Eğer çocuğun okuldaki başarıları gerekli ilgiyi görmezse ve sevebileceği bir eğitim ortamı oluşturulmazsa okula olan ilgisi azalabilir ve okuldan uzaklaşabilir. Üstün zekâlı çocukların sahip oldukları özellikler okulda öğretmenlerince yeterince yönlendirilmediği  ve uygun eğitim sağlanmadığı zaman bazı olumsuz sonuçlar doğurabilir (Ataman, 2000). Bu olası sonuçlar tablo 4’te belirtilmiştir. 

OLUMSUZ ÖZELLİKLER OLUMSUZ SONUÇLAR
Çok çabuk öğrenmek Dikkatsizlik, tembellik, ayrıntıları görememe, rehberliğe direnç
Soyut muhakeme yeteneği; bilgiç görünme Gerçeklerden kaçınma, bahane uydurma, bilgiçlik taslama
Bağımsız çalışma yeteneği; ilginç fikirleri formülleştirme yeteneği Seçkinci, yanlış anlaşılan ya da topluma uyum sağlayamayan birey haline gelme tehlikesi
Keskin bir mizah anlayışına sahip olma İğnelemeleriyle, çevresine acımasızlığını gösteren ve çevredekilere acı çektiren bir birey olabilir
Eleştirel düşünme ve sorgulama becerisi Karşısındakini acımasızca eleştirme ve tahammülsüzlük
Güçlü bellek, analiz ve sentez yapmada isabetlilik Tek düze işlerden ve alıştırmalardan hoşlanmama, görevleri yerine getirmekten kaçınma, kolay yaptığı işlerden sıkılma
Amaca yönelebilme, kendini bir işe verebilme becerisi, istekli, uyanık, enerjik Dik kafalı, genellikle çalışma biçiminin değişmesine itiraz etme, işler istediği biçimde gelişmezse kolaylıkla düş kırıklığına uğrama
Duyarlı ve empatik Benliği kırılgan hale gelebilir, eleştiriye aşırı duyarlı
İlgi alanları çeşitlidir Bazen ilgileri tek, dar, katı bir hale gelebilir

Tablo 4 

Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM) 

Bilim ve Sanat Eğitim Merkezleriyle ilgili tanım, amaçlar, misyon, vizyon ve ilkeler, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından şöyle açıklanmaktadır:BİLSEM, okul öncesi, ilköğretim ve orta öğretim çağındaki öğrencilerin üstün veya özel yeteneklerini geliştirerek bilimsel düşünme ve davranışlarla estetik değerleri birleştiren, üretken, problem çözen bireyler haline gelmelerini, onlara gerçek yaşamda öğrenme fırsatları ve özel eğitim aktiviteleri yoluyla sağlayan bir eğitim kurumudur.    Merkez de öğrencilerin bir araya gelişini belirleyen ana ölçüt yaş grupları değil, yetenek ve ilgi gruplarıdır.    Merkez; öğrencilerde aşağıdaki yetenekleri geliştirmeyi amaçlar:

  • Pratik ve gerçek yaşamdaki sorunları çözebilmek,
  • Güncel yaşamın işlevi, süreçleri ve gerçekleri hakkında gerçekçi düşünebilmek,
  • Günlük yaşamdaki sorunlarla, bütün yönleri ile başa çıkabilmek, yenilikçi öneriler, alternatif süreçler, yeni çözüm yolları yaratabilmek,
  • Çeşitli iş alanlarındaki gereksinimlerin ve sorunların farkında olabilmek ve yenilikçi fikirler, teknikler, araçlar önerebilmek ve geliştirebilmek,
  • Problemleri ihtiyaç analizi, planlama, bütçe hazırlama, uygulama ve değerlendirme aşamalarından geçen projeler hazırlayarak çözebilmek,
  • Estetik değerler ile bilimsel düşünmeyi birleştirerek sorun çözmenin değerini anlayabilmek ve pratik gereksinimler için yaratıcı çözümler geliştirebilmek. 

 Amaç: Okul öncesi, İlköğretim ve Orta öğretim kurumlarına devam eden üstün veya özel yetenekli öğrencilerin bilimsel düşünce ve davranışlarla estetik değerleri birleştiren, üretken, problem çözen bireyler olarak yetişmelerini sağlamaktır. 

Misyon: Hedef kitlesindeki öğrencilerden zekâ, yaratıcılık, sanat, liderlik kapasiteleri veya özel akademik alanlarda yaşıtlarına göre yüksek düzeyde performans gösteren ve konunun uzmanları tarafından üstün veya özel yetenekli olduğu belirlenen öğrencilere yaşantısal bir eğitim vermektir. 

Vizyon: Hedef kitlesindeki üstün veya özel yetenekli öğrencilerin, bireysel yeteneklerinin farkında olmalarını ve kapasitelerini geliştirerek en üst düzeyde kullanmalarını sağlamaktır. 

İlkeler: 1.  Merkez, üstün veya özel yetenekli liderlik ruhu ve yaratıcılık özellikleri olan öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verecektir.

2. Yaparak yaşayarak proje temelli öğrenme esastır.

3. Gerektiğinde bireysel eğitim yapılır.

4. Öğrencinin özel yeteneğinin geliştirilmesi yanında sosyal ve duygusal gelişimi bir bütünlük içinde ele alınır.

5. Öğrencilere Merkezde aldıkları eğitim sebebi ile üst öğrenim kurumlarına giriş veya diğer konularda herhangi bir ayrıcalık tanınmayacaktır.

6. Merkezde verilecek eğitim, öğrencilerin örgün eğitim kurumlarındaki eğitimini aksatmayacak ve alternatif teşkil etmeyecek şekilde planlanır.

KAYNAK: Çetin ÖZBEY, Çocuk Gelişiminde Yaşanan Sorunlar, İnkılap Kitapevi, İstanbul, 2006.

IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.