Çocukları Başkalarıyla Kıyaslamayın!

Anne babalar, çoğu zaman çocuklarının başarı durumunu başkalarıyla kıyaslama yolunu seçerler. Kimi anne baba çoğun başarısızlığından sonra öfkelenerek çocuğu kıyaslar kimi de çocuğu motive etmek amacıyla ve iyi niyetle çocuğu kıyaslar. Anne baba çocuk için yüksek miktarda paralar sarf ederek, özel öğretmenler eve getirtmiş, çocuğu özel kurslara göndertmiş ama sınavda beklenen sonuç alınmamıştır. Çocuğa ceza vermek yerine öfkelerini kendilerince daha hafif bir ceza olan kıyaslamayla dışa vurmaya çalışırlar.

 

“Fatmaların oğlu hiç tersaneye bile gitmedi; ama en iyi okulu kazandı. Biz sana dünyanın parasını harcadık.”

 

“Ahmet sabahlara kadar ders çalışıyordu, sen ise internetin başından ayrılmıyordun”

 

“Kardeşin kadar bile olamıyorsun, onun bütün dersleri pekiyi, senin bir tane iyi notun yok.”

 

Bazı anne babalar ise, çocuğun iyiliğini düşünerek ve iyi niyetle çocuğu bir başkasıyla kıyaslar. Böylece çocuğun motive olacağını, kıyaslanan kişiyle rekabete gireceğini ve beklenen başarıyı elde edeceğini düşünürler.

 

“Komşumuzun her iki çocuğu da okuldan gelir gelmez derslerini çalışıyor, ödevlerini yapıyor,  sonra dışarı çıkıp oynuyorlar, sen de onlar gibi ödevlerini okuldan gelir gelmez yap.”

 

“Kardeşin ne güzel ders çalışıyor, sen de git kardeşinle birlikte dersini çalış.”

 

“Bu yıl ağabeyin gibi sınıfın en başarılı öğrencisi ol.”

 

Kimi anne babalar ise sadece başarısızlık durumunda değil, her konuda çocuğu bir başkasıyla kıyaslamaya çalışır. Çocuğun yemesini, uykusunu, giyimini, temizliğini, konuşmasını kıyaslama yoluyla eleştirirler.

 

“Bütün çocuklar içinde üstünü başını kirleten bir sensin”

 

“El âlemin çocukları pırıl pırıl, sen ise hep sümüklüsün, bıktım senin şu sümüğünden.”

 

“Bak ablan ne güzel yemeğini yedi, hadi sen de onun gibi ye. Yoksa onun kadar büyüyemezsin.”

 

“Ali de senin yaşında ama o senden daha akıcı konuşuyor.”

 

“Ayşelerin oğlu senin gibi yaramazlık yapmıyor.”

 

Anne babalar, genellikle çocuklarını ya kardeşleriyle ya da başka bir çocukla kıyaslarlar; fakat bazı anne babalar ise sürekli çocukluk dönemlerini gündeme getirerek çocuklarını kendi çocukluklarıyla kıyaslarlar.

 

“Ben senin yaşındayken, evin bütün işini yapardım.”

 

“Bizim zamanımızda senin gibi imkânlarım olsaydı şimdi profesör olmuştum.”

 

“Ders çalışacak bir kitabım, yazı yazacak kalemim yoktu; sana bilgisayar alamama rağmen derslerin berbat.”

 

Kıyaslama, çok az bir çocukta hırs yapar ve başarı için motive edici bir etken olur. Genellikle kıskanmaya neden olur ve çocuğun kişilik gelişimini olumsuz etkiler. Çocuk ilkel kıskançlığa takılıp kalabilir ve yetişkinlikte bu kıskançlığın dışavurumu bir hayli olumsuz etkiler oluşturabilir. Yaşamı boyunca başarılı insanların varlığına tahammül edemeyen ve kendisini geçebilecek insanların önüne engeller koymaya ve onların işlerini bozmaya çalışan biri olabilir. Başkalarını küçük düşürmeye, onları hor görmeye çalışabilir ve insanlarla olumlu ilişkiler geliştirmeyebilir. Hem kendi hem de başkalarının başarılarını devamlı ölçen bir karaktere sahip olabilir. Kişi, yaşam boyu mutsuz olabilir ve kendini daima geri planda hissedebilir. İçindeki başarı hırsı veya başarısızlık duygusu yaşamı ona zehir eder.

 

Çocukları kıyaslamak yerine onları daha farklı motive edici yöntemlerle başarıya yönlendirmek gerekir. Başarısızlıklarını değil, başarı yolundaki çabaları gündeme getirilmeli ve takdir edilmelidir. Ayrıca başarı gösterebilecekleri alanlara yönlendirilmeli ve bu alandaki ilerlemeleri desteklenmelidir. Unutulmamalıdır ki, çocuktan beklenmesi gereken başarı çocuğun potansiyeline uygun ürün ortaya koymasıdır, yoksa anne babanın beklentilerindeki başarının karşılanması değildir.

 KAYNAK: Çetin ÖZBEY, Çocuk Eğitiminde Yapılan Hatalar, İnkılap Kitapevi, İstanbul, 2007.
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.