Bebeklik Depresyonu

Spritz, doğumdan 6–7 ay sonra annelerinden ayrılan çocukların aniden depresyona benzer ruhsal bozukluk gösterdiklerini saptamış, bütün tepkilerini dinmek, durmak bilmeyen ağlama nöbetleriyle ortaya koyduklarını yazmıştır. Uzun bir süreden sonra durgunluk, isteksizlik, kilo kaybı, kusma ve ishal belirtilerinin de yer aldığı depresyon dönemine dönüşür.

Bu deney 123 çocuk üzerinde gerçekleştirilmiştir. Deneyin ayrıntılı sonuçları ise şöyle sıralanmaktadır:

·        Bir ay süreyle anneden ayrılan süt çocuğu devamlı mızmızlanır, ağlar. Kendisine kim yaklaşır, ilgi gösterirse; ona sarılır, bırakmak istemez.

·        Çocuğun anneden ayrı kalış süresi iki ayı geçtiğinde davranışları değişiklik göstermeye başlar. Artık kendisine yaklaşan kim olursa olsun ilgi duymaz. Yabancılardan kaçar. Ona yaklaşıldığında korku belirtileri göstererek ümitsizce haykırır. Yatıştırmak ve memnun etmek zordur. İştahı azalır, devamlı kilo kaybetmeye başlar.

·        Anneden ayrı kalış süresi üç ayı doldurunca, çocuk adeta bilinçli bir yas tutma dönemine girer. Hiç kimseye ilgi duymadığı gibi, yabancılara karşı korku belirtileri de göstermez. Ağlayıp sızlanmaz. Derin bir sessizliğe gömülür. Dış dünyaya karşı pencerelerini kapatarak kendi iç dünyasına çekilir. Beslenmesi ve uyku düzeni bozulur, yürüyüşü uyur-gezer gibidir. Uyaranlara karşı tepkisiz kalır ve motor becerilerinde oldukça beceriksizdir. Vücut direnci, ruhsal gerilemeye paralel bir seyir izlediğinde sık sık hastalanır ve geç iyileşir.

·        Anneden ayrı kalışın dördüncü ayında durum daha da kötüleşir. Çocuğun yüz ifadesi donuklaşır, benzi solar. Gözleri sabit bir noktaya takılmış olarak saatlerce oturur. Geceleri çığlıklarla uyanır. Yanına gelenlere tepki vermez. Ağlama biçimi daha çok bağırmaya benzer.Spitz yaptığı araştırmada 1940 Güney Amerika kreşindeki bebeklerin üzgün, içedönük, uymakta zorlandıkları, kilo almadıkları ve uyarılara çok yavaş tepki verdiklerini görür. Bütün bebekler altı ile sekiz aylıkken en azından üç ay annelerinden ayrılmışlardır. Altı ay sonra anneleri dönüp geldiği zaman ise, mutsuz görünümlerinin yerine daha mutlu, kolay iletişim kurulur hale geldikleri gözlenir. Çocuklardaki bu büyük değişim on iki saat içinde meydana gelir.Anneleri gelmeyen bebekler, depresyonda kalmaya devam eder. Birçoğu ilk dönemlerindeki hallerine dönemez, bazıları zekâ özürlü olur, diğerleri ise ölür.1960’larda tanınmış çocuk psikanalisti Margaret Mahler, Bowlby’nin gözlemlerini destekleyerek çocuklardaki depresyona, özellikle ilk yılın yarısında annelerinden ayrılmalarının neden olduğunu ifade etmiştir (Shapiro, 1997). 

Bütün araştırmalar anneden uzak, bakıcı elinde ve kreşlerde büyüyen bebeklerin ruhsal gelişimlerinin sağlıklı olmadığını göstermiştir. Doğumdan kısa bir süre sonra annesinden uzak yaşayan çocuğun bütün maddi ihtiyaçları mükemmel olarak karşılansa bile gelişim bozuklukları kaçınılmaz olur. İçe kapanma, çevrelerine karşı ilgisizlik, insanlardan kaçma, gülümsememe gibi depresif durumlar ortaya çıkar. Zihinsel gelişimi olması gerekenden çok geri kalır ve ciddi zekâ problemleri ortaya çıkar, dil gelişiminde gecikmeler ve konuşma sorunları görülür. Bedensel gelişimi yetersiz olur, yürümesi gecikir. İştah sorunları baş gösterir. Bağışıklık sistemi zayıflar ve çok sık hastalanır. Yüz ifadesi donuklaşır, ölüm sessizliğine bürünür.Bebeklerde depresyon durumu çok az görülür. Bebeklerdeki depresyonun temel nedeni, bebek ile anne veya bakıcısı arasındaki duygusal bağın oluşamamasından ve bebeğin ruhsal doyumunun gerçekleştirilememesinden kaynaklanır. Doğum sonrası depresyonu yaşayan anneler, kadınlık kimliğini benimsememiş anneler, istemediği bir evliliği yapan anneler, beklentisine cevap vermeyen bir bebeği olan anneler ve çok çalışmaktan dolayı bebeğini fazla göremeyen anneler ile bebekleri arasında genellikle sağlıklı duygusal bir bağ kurulamaz. Özellikle ruhsal çöküntü içinde olan anne ile bebeği arasında olması gereken duygusal bir yakınlık oluşmaz. Bu durumdaki kimi anne bebeğiyle çok az konuşup ilgilenirken, kimi bebeğin zorunlu ihtiyaçlarını giderme dışında duygusal bir iletişim kurmaz, kimi de devamlı bebeğe bağırıp çağırır.

Depresyondaki bir bebekte aşağıdaki belirtilerin tümü veya bir kısmı ortaya çıkabilir. Bazı bebeklerde bu belirtilerin bir kısmı geçici olarak görülebilir. Bu belirtilerden iki ve daha fazlası, on beş günden fazla görülürse, bebeğin depresyonda olma ihtimalinin yüksek olduğunu gösterir.

·         İçe dünyasına çekilir.

·         Dış çevreye olan ilgisi azalır.

·         Annesine yakınlık duymaz. 

·         Huysuz olurlar ve çok çabuk ağlarlar.

·         Diğer insanlara karşı gerekli tepkide bulunmaz, gülümsemez, kucağa alınmak için kollarını açmaz.

·         Fiziksel gelişimleri yavaştır.

·         Yeme ve uyuma sorunları baş gösterir. 

Neler Yapılabilir?

·         Bebeğin depresyonda olduğuna dair kesin bir yargıya varmak için bir uzmana danışılmalıdır.

·         Anne çalışıyorsa ve bebek bakıcıda kalıyorsa, anne çocuğuyla daha fazla ilgilenmeli ve daha deneyimli bir bakıcı bulmalıdır.

·         Anne çeşitli nedenlerden dolayı depresyondaysa, öncellikle kendisi psikolojik yardım almalı ve bebeğine gerekli sevgi ve ilgiyi vermelidir.

·         Psikolojik tedavi süresince anne bebekle yeteri kadar ilgilenemiyorsa, bebekle ilgilenmeleri için aile bireylerinden yardım almalıdır.

·         Bebek kucağa alınmalı, okşanmalı, öpülmeli, bebekle devamlı konuşulmalı, oyunlar oynanmalı, bebeğe şarkılar söylenmeli, bütün eylemlerde mümkün olduğunca göz teması kurulmalı, mama verilirken kucağa alınmalı ve bazen kucakta uyutulmalıdır.

KAYNAK: Çetin ÖZBEY, Çocuk Gelişiminde Yaşanan Sorunlar, İnkılap Kitapevi, İstanbul, 2006. 

IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.