Çocuk İstismarı Ve İhmali

Beş yaşındaki Mustafa, işe giden annesi ve üvey babası tarafından elleri arkadan koli bandıyla bağlanarak eve kapatılır. Küçük çocuk, pencereden dışarıyı seyredince, komşular tarafından fark edilip polise bildirilir. Mustafa içeri giren polislere, “bakın size ne göstereceğim” diyerek ağzıyla tutuğu maskesini gösterir. Olayın adeta bir oyun olduğunu düşünen küçük çocuk “annem ile babam işe giderken yaramazlık yapmayayım diye ellerimi bağladılar, diye merakla bakan polislere durumu anlatmaya çalışır. Vücudunda hortum ve derin kesik izleri görülen Mustafa, hastaneye kaldırılır. Hastanedeki tedavisi bittikten sonra savcılığın talimatıyla annesine verilir. Mahalle sakinlerinin ısrarlı şikâyeti üzerine çocuk, anneden alınarak, Çocuk Esirgeme Kurumu’na yerleştirilir.

 

Her gün Mustafa’nın öyküsüne benzer, yüzlerce trajik öykü yaşanıyor. Buna benzer haberleri gazete sayfalarına okumak ve televizyonlarda görmek mümkündür. Olayın acı yanı ise, istismara yol açan kişilerin çocuğun anne babası olmasıdır.

 

Çocuk istismarı ve ihmali, ana baba ya da başka biri tarafından çocuğa yöneltilen çocuğun ruhsal ve fiziksel gelişimi üzerinde olumsuz etkiler bırakan, çocuğa zarar verici, örseleyici uygulamalardır. Birçok istismar ve ihmalin ortaya çıkmasına kimi zaman anne baba doğrudan sebep olurken, kimi zaman da dolaylı olarak sebep olur.

 

Çocuk istismarı ve ihmali üzerinde çalışan uzmanlar, konuyu dört grup altında araştırmaktadırlar.

 

1.Fiziksel istismar

 

2.Cinsel istismar

 

3.Duygusal istismar

 

4.İhmal

 

Fiziksel istismar en çok çocuğa fiziksel şiddet uygulama biçiminde ortaya çıkar. Fiziksel şiddetin içinde zincire vurma, sigarayla yakma, kaynar su ile haşlama ve dayak atma yer alır. En sık uygulanan fiziksel istismar dayatır. Fiziksel istismarın en hafif olanı tokat olurken, ağırı biçimi ise ölümle sonuçlanandır. Fiziksel istismar, en çok ebeveynler tarafından uygulanmaktadır. Çocuğun poposuna vurulan bir tokat biçimsel olarak fiziksel istismar olarak görülse de çocuğun ruhsal ve fiziksel gelişimi üzerinde olumsuz bir etki bırakmadığı sürece, istismar olarak kabul edilemez.

 

Ebeveynler, mümkün olduğunca çocuğa zara verebilecek düzeyde fiziksel şiddetten uygulamamalıdırlar. Bazen ebeveyn zararın boyutunu hesaplamadan çocuğu döver ve dolayısıyla hiç beklemediği bir sonuçla karşılaşabilmektedir. Öfke anında çocuğa atılan bir kaşık, çocuğun çok hassas bir noktasına gelebilir ve büyük bir hasara neden olabilir. Örneğin, birçok anne baba veya öğretmen, çocuğa tokat atmak isterken, çocuğun kulak zarının patlamasına yol açmıştır.

 

Çocuğun yaşamsal ihtiyaçlarının kısıtlanması, karanlık odaya veya tuvalette kapatılması, soğukta bırakılması da fiziksel istismar olarak kabul edilir. Birçok ebeveyn, bu tür cezaların çocuğun eğitiminde gerekli olduğuna inandığı için tereddütsüz uygulamaktadır. Kimi ebeveyn de çocuğa bir gün boyunca odasında çıkmama cezası verir. Bu da bir çeşit fiziksel istismardır.

 

Bakıcılar da fiziksel istismara yol açabilmektedir. Anne baba dışarıda olduğu için bakıcı çocuğun bedeninde iz bırakmayacak yöntemler kullanarak çocuğa fiziksel şiddet uygulayabilmektedir. Kimi saçını çeker, kimi iğne batırır, kimi aç bırakır, kimi de üzerine buz gibi soğuk su döker. Çocuğu bu tür istismarlardan korumak için mümkün olduğunca çok küçük yaşlarda bakıcıya verilmemelidir, bakıcı seçimi çok dikkatli yapılmalıdır.

 

Cinsel istismar, yetişkin insanların cinsel doyum amacı taşıyan çeşitli davranışları çocuğa uygulaması veya çocuğun çeşitli davranışlara zorlanmasıdır. Cinsel istismarın kapsamına, çocuğun cinsel organlarını elleme, cinsel organlarını çocuğa gösterme (teşhircilik), ırza geçme gibi eylemler girer. Cinsel istimrara genelde kız çocukları maruz kalmakta, fakat bu anlamda istismar edilen çok ayında erkek çocuğu da vardır. Cinsel istismar kapsamına ergenliğe girmemiş ve henüz ergenlik sürecini tamamlamamış çocuklar girmektedir. İki çocuk arasındaki cinsel ilişkinin istismar olarak kabul edilebilmesi için çocuklardan birinin diğerinden en az 5 yaş büyük olması veya ilişki sırasında baskın olması gerekir. Eğer, çocuklardan biri, diğerini zorla bu ilişkiye sürüklemişse istismar sayılır; fakat her iki çocuk ortalama aynı yaşlardaysa ve baskınlık düzeyleri aynı düzeydeyse cinsel deneyim olarak kabul edilir.

 

Cinsel istismar, çocuk üzerinde birçok olumsuz etki bırakır. Yapılan araştırmalarda cinsel istismarın uzun vadede çocuklar üzerinde psikolojik (depresyon, kaygı bozuklukları, çeşitli bağımlılıklar vb.), seksüel (mutsuz bir evlilik, evlilikten kaçma, cinsel isteksizlik vb.) ve diğer insanlarla ilişkilerde (insanlara güvenmeme, erkelerden kaçınma vb.) ciddi sorunlara yol açmaktadır.

 

Ebeveyn, çocuğunu cinsel istismara maruz kalabilecek durum ve ortamlardan uzak tutmalıdır. Örneğin, güvensiz olan ortamlarda yalnız bırakmamalı, okula tek başına gidip gelmesine izin vermemeli, gece arkadaşının evinde yatmasına veya geç saatlere kadar oturmasına müsaade etmemelidir. Ayrıca çocuğun arkadaş ortamını da çok iyi tanımalı ve çocuğun kendinden büyük kişilerle arkadaş olmasını engellemelidir.

 

Bazen cinsel istismar, aile içinde de yaşanabilir. Aile içinde yaşanan cinsel istismara ve cinsel ilişkiye ensent ilişki denir. Ensest ilişkide baba, dede, amca, dayı veya erkek kardeşin ailede bir başka bireyle yasak cinsel ilişki yaşaması veya cinsel istismara uğratmasıdır. Ensets ilişki kurbanı olan kızların oranı, erkeklere göre beş kat daha fazladır. Aile içi cinsel istismar, genelde yetişkin bireyin, küçük çocuğa karşı cinsel doyum sağlaması şeklinde ortaya çıkar. Genellikle kurban olarak seçilen kişi, ailedeki en sessiz ve içine kapanık çocuktur. Ülkemizde çok sık gerçekleşen bu durum, dünyanın her yerinde görülmekte ve bütün kültürlerde yasaklanan bir ilişkidir. Türkiye’de ensets ilişki ile ilgili kesin rakamlar bulunmamaktadır; çünkü olay ya hiç ortaya çıkmıyor ya da ortaya çıktığında daha çok aile içinde çözüme kavuşturulup örtbas ediliyor. Dolayısıyla kayıtlara geçen rakamlar gerçeği yansıtmaya yetmiyor.

 Aile için cinsel istismar, ya hiç fark edilmiyor ya da yıllarca devam edebiliyor. Bunun çeşitli nedenleri vardır. Öncellikle çocuk yetişkin tarafından tehdit ediliyor. Dolayısıyla korkudan kimselere bir şey diyemiyor ve sessiz kalmayı tercih ediyor. Kimi çocuk da kendisine inanılmayacağını düşünerek sessizliğini koruyor, kimi de durumu ailedekilere anlattığı halde kimse tarafından dikkatte alınmıyor ve söylediklerine inanılmıyor. Çocukluğumda yaşadığımız şehre yakın bir köyde esnet ilişki ile ilgili şöyle bir olay olmuştu: Baba, 14 yaşındaki kızıyla yalnız kaldığı bir gece kızına tecavüz eder. “Eğer kimseye bir şey söylersen seni, anneni ve kardeşini öldürürüm,” diyerek kızı tehdit eder. Kız korkudan kimseye bir şey söylemez. Baba, her bulduğu fırsatta kızla cinsel ilişki kurar. Bu ilişki yaklaşık iki yıl sürer, ta ki kız hamile kalıncaya kadar… Kızın hamile kaldığı fark edilince gerçek ortaya çıkar ve aile kimseye bir şey söylemez. Amcalar, dayılar bir araya gelerek aile meclisi kurulur ve karar verilir. 10 yaşındaki erkek kardeş, babasını ve hamile ablasını öldürmekle görevlendirilir. Karardan baba ve kız haberdar edilmez. Silah kullanma eğitimini tamamlayan çocuk, bir gece yarısı uykudaki babasını ve kız kardeşini öldürür.

Kimi olay yukarıdaki gibi halledilirken, kimi olayda da suçlu aile ortamından uzaklaştırılır ve mağdur olan kız, ya ailede birine nikâhlanır ya da yaşlı veya dul birine verilir.

 

Eğer çocuk, böyle bir duruma maruz kaldığını ifade ediyorsa dikkate alınmalı ve olayın üstüne gidilmelidir. Ensest ilişki, kardeşler arasında da yaşandığı için kardeşler aynı yatakta yatırılmamalı ve gerekirse odaları ayrı olmalıdır.

 

Duygusal istismar, özellikle çocuğun ruhsal gelişimini olumsuz etkileyen sözlü ve sözsüz davranışlardır. Çocuklar duygusal istismara en çok aile ortamında maruz kalmaktadır. Uygun olmayan küfürlü ve aşağılayıcı sözler kullanma, alay etme, sürekli akranlarıyla kıyaslama, başarısızlıklarını yüzüne vurma, azarlayıcı bir sesle konuşma vb.. tavırlar ile çeşitli bedensel davranışlar Duygusal istismara yol açabilir. Bu tür davranışlara maruz kalan çocuklarda birçok duygusal ve psikolojik sorun ortaya çıkmakla birlikte bedensel ve zihinsel gelişimleri de olumsuz etkilenmektedir. Çocuğun benlik algısı düşer ve özgüveni azalır. Çocuk, saldırgan ve öfkeli bir kişilik geliştirebilir ve aileden uzaklaşarak evini terk edebilir. Zeka düzeyi normal olmasına karşın, motivasyon yetersizliği ve özgüven azlığından dolayı düşük bir okul performansı sergileyebilir ve okuldan uzaklaşabilir.

 

İhmal ise, çocuğun bedensel ve ruhsal ihtiyaçlarının yeterince karşılanmamasıdır. Bu ihtiyaçlar arasında sevgi, beslenme, giyim, eğitim, sağlık, çevresel etkenlerden koruma vb. yer alır.

 

Sokaklarda çalıştırılan çocuklar da istismar edilmektedir. Kimi mendil, çiklet satarken, kimi de “Karnım aç, bir ekmek parası,” diyerek dilenir. Akşam eve para götürmeyen bu çocukların bir kısmı da anne babasında dayak yemektedir. Sokaklarda yaşayan binlerce çocuk her türlü istismara maruz kalmaktadırlar. Bu çocukların birçoğunun anne babası hayattadır.

 

Ş. Bilir, M. Arı, B. N. Dönmez ve S. Güneysu tarafından (1999) yapılan bir araştırmada istismar ve ihmal edilen çocukların ebeveynlerine ve aile yapılarına ilişkin şu özellikler tespit edilmiştir:

 

•        Anne-babaların, özellikle annelerin yaşı çok gençtir. Yapılan çalışmalara göre, çok genç yaştaki annelerin çocuklarında örselenme durumu daha yüksek oranda görülmektedir.

 

•        Anne-babaların kendi geçmişlerinde örselenme ve reddedilme deneyimleri vardır veya örselenen bir kardeşe tanık olmuşlardır.

 

•        Öz saygıları düşüktür, yetersizlik ve değersizlik duygularına sahiptirler. Kendilerini değersiz ve sevilmeyen kişiler olarak görürler. Çocuk sahibi olmalarının nedeni kendilerini sevecek birinin olması isteği olabilir.

 

•        Bunun sonucu olarak, çocuktan gerçek dışı beklentileri vardır. Bu beklentiler çocuğun gelişimi, davranışları ve duygusal tepkileri konusunda olabilir. Çocuk, anne-babaların isteklerine cevap vermeyi başaramadığında, anne-babalarda hayal kırıklığı başlar. Çocukların fiziksel gereksinimlerini dahi karşılayamaz, hatta tamamıyla ihmal ederler ya da çocuğu istedikleri gibi davranmaya zorlamak için fiziksel ceza bile uygulayabilirler.

 

•        İşsizlik, borçlar, ailenin kalabalık olması, anne-baba arasındaki yoğun tartışmalar çocuğun istismar edilmesine yol açan etmenler arasındadır. Çeşitli araştırma bulgularına göre örselenmiş çocuk oranının işsiz ve ekonomik durumu elverişsiz olan ailelerde daha yüksek olduğu bilinmektedir.

 KAYNAK: Çetin ÖZBEY, Çocuk Eğitiminde Yapılan Hatalar, İnkılap Kitapevi, İstanbul, 2007.
 
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.